Bu Blogda Ara

7 Mayıs 2013 Salı

Duru Görü Dersleri: Ders II- Duru Görü İçin Olmazsa Olmazlar -I


İnternette dolaşan ve en çok rastlanılan bilgiye göre; “Zihnimizde yaratılan her bir düşünce bir sembole/görüntüye/imaja sahiptir ve kendisine özgü bir enerjisi vardır. Bu düşüncelerin frekansları çok yüksek titreşimli olduğundan normal gözle baktığımızda bunları görmemiz mümkün değildir.” Bu görüntülerin zihnimizde sembollere bürünme nedeni algılarımızın görüntü ve semboller üzerine kurulu olması nedenine dayanıyor olabilir. Örneğin ilk defa konuşmayı öğrenecek bebeklere nesneleri göstererek isimlerini söyleyerek o nesnenin adını öğrenmesini sağlarız. Böylece zihninde öncelikle imajlar yer alır ve sonrasında bu imajların karşılığına bir isim ekleyen bebek, zamanla konuşmaya, kendisini ifade etmeye başlar. Aynı şekilde İngilizce vs. dillere ilişkin derslerde de bizlere kelimelerin İngilizce karşılıkları resimli sözlüklerle öğrencilere öğretilmektedir. Bir diğer deyişle, her şeyin başı imajinasyondur. Ve duru görünün olmazsa olmazıdır.


İmajinasyon Nedir?



Bu konuda Nevermore tarafından siteye kazandırılmış güzel bir başlık var. Benim burada anlatacaklarım o başlığın biraz özeti gibi olacak. Eğer o başlığa da bakmak isterseniz http://www.gnoxis.com/imajinasyon-ve-yasam-46743.html linkine tıklayabilirsiniz.



İmajinasyon, sözlük anlamına göre beş duyumuz tarafından algılanamayan mental imajlar, kavramlar ve görüntüler oluşturma yetisidir. Bu boş hayal kurmak gibi değil de, daha çok ruhunuzda canlandırmaktır. İmajinasyon gücünün kaynağında duyularımız ya da duygularımız değil, ruhi enerjimiz vardır. Yani bu işlem duyuların ötesinde, daha üstün şuur düzeylerine ait bir faaliyettir. Bazılarımızda imajinasyon kendiliğinden çalışabilir ya da kasıtlı veya sistematik olarak belirli yönlerde, belirli amaçlarla da çalıştırabilirsiniz. İmajinasyon irade ile başlar, irade ile biter. Bizi bir şeyi imajine etmeye zorlayan bir şey yoktur, bunu kendi irademizle gerçekleştiririz. İmajinatif düşüncelerimiz esiri evrene ulaşır ve orada etki gösterir.



Bizler tüm yaşamımız boyunca düşüncelerimizle çeşitli imajlar yayınlar ve dışarıdan da çeşitli imajlar alırız. Örneğin elmayı düşünürken, aslında zihnimizde elmayı imajine ederiz. Bu düşünceyi karşımızdaki kişi sezgisel olarak algıladığında, zihninde elma imajı ya da elma kelimesi belirecektir. İşte bu noktada devreye telepati girer. Karşınızdaki kişi imajine ettiğiniz herhangi bir şeyi kelime olarak algılıyorsa; bu telepatidir. Eğer imajine ettiğiniz şeyi imaj olarak algılıyorsa; bu duru görüdür. Bir diğer deyişle, gözümüz vasıtasıyla algıladığımızda görme, kulağımızla algıladığımızda duyma, sezgisel olarak algıladığımızda telepati, gözlerimiz kapalı ya da bir objeye konsantre olarak ortaya çıkan görüntülerle algılamaya duru görü, kulaklarımızın yardımı olmadan sesler duyarak algılamaya duru işiti, bir sarkaç ya da çatal çubuğun hareketleriyle algılamaya radyestezi, ellerimizi herhangi bir nesneye dokundurarak nesnenin geçmişini algılamaya psikometri, herhangi bir imajla fiziksel nesneler üzerinde etkiler meydana getirmeye telekinezi denilir. Ve tüm algılamalarımızın temelinde imajinasyon vardır.



Özellikle bu konuya yeni ilgi duyanlar vizyon ile imajinasyonu karıştırma eğilimindedirler. Majikal keşifler, tebliğler ve bazı durumlarda kehanetler için en önemli şey vizyondur. Fakat imajinasyon yapamayan kişi vizyon sahibi de olamaz ya da vizyon sahibi olması çok zordur. Tabi bu doğuştan vizyon yeteneğine sahip olanlar ve benzeri kimseler için geçerli değildir. Sonradan vizyon yeteneğine sahip olmaya çalışan kimseler için geçerlidir. Vizyona sahip olmanın en kestirme yolu, imajinasyonun geliştirilmesidir. Buradan da anlaşılabileceği gibi imajinasyon, onun gelişmişi olan projeksiyon ve vizyon; çalışmalarla geliştirilebilen, sonradan edinilebileceğimiz şeylerdir. En yeteneksiz kimseler bile disiplinli bir çalışma ile imajinasyon yeteneğini geliştirebilirler. Vizyon için ise zihni sadece serbest bırakmayı bilmek gerekir. Bir diğer deyişle vizyon kendiliğinden olur. 



İmajinasyon yeteneğini geliştirmek için pek çok teknik mevcuttur. Renklerin, somut nesnelerin, gerçek davranış süreçlerinin hayal edilmesi uygulanan egzersizlerden bazılarıdır. Ayrıca daha ileride duru görü için vereceğimiz gevşeme, nefes teknikleri ve meditasyon da yine imajinasyonun ve dolayısıyla duru görünün olmazsa olmazları arasında sayılırlar. Bunun yanı sıra içinde bulunulan ortam ve ışık kişinin iç dünyasının imajinasyona hazırlanmasında önemli bir etkendir. Aynı şekilde bazı filozoflar denizden gelen rüzgârın da etkili olduğunu bildirmişlerdir.



İnsanlar sürekli hayal kurarlar. Hayalini kuracakları konuyu kendileri seçerler fakat çoğunlukla hayalleri yoğunlaştıkça hayaller birbirleriyle bağlantılı ya da ilgisiz şekilde peş peşe akmaya başlarlar. İmajinasyonun hayal kurmaktan farkı; belli bir şeyin seçilmesi, tamamen onun üzerine yoğunlaşılması ve o şey yahut cisim her ne ise sürekli olarak onun sabit olarak görülmesidir. Yani düşünülen şey hayal kurmadaki gibi akıp gitmez. Sabit bir resim gibi durur ya da istek üzerine hareket ettirilir. İmajinasyonun hayalden ikinci farkı; imajinasyonun çok net ve güçlü olmasıdır. Oysa hayaller zihinde belli belirsizdir.



İmajinasyon Yeteneği Nasıl Geliştirilir?



Bu tür çalışmalar için öncelikle vücudun dinlenmiş olduğu saatlerin tercih edilmesi, çalışmaların verimini arttıracaktır. Zihinsel olarak dinlenmiş ve dinamik olmak, uykulu veya uykusuz olmamak gerekir. Bunun en önemli nedeni kişinin çalışma sırasında uykuya dalmasını ve konuya yoğunlaşmak yerine hayallere dalmasını engellemektir. Bu tür çalışmalar için en uygun saatler her zaman için uyandıktan bir saat sonrasıdır. Çalışmaların çok boş ya da çok dolu bir mide ile yapılması da yoğunlaşmayı zorlaştırır bu sebeple kişinin ne aç ne de tok bir halde olması, çalışmayı daha verimli kılacaktır. Bu çalışmaların ciddiye alınması, ciddi şekilde planlanması ve düzenli şekilde uygulanması gerekir. Aksi takdirde kişi sürekli uğradığı başarısızlık nedeniyle kendisini başarısız olarak görmeye başlayacak, çalışmalara sıfırdan başlayan bir kimseden çok daha fazla zorlanacaktır.



Yapılacak olan çalışmaların süresi kişiden kişiye değişecektir. Çalışmanın alt sınırı en az 10 dakika olmalıdır. Üst sınır ise sıkılma, yoğunlaşmanın bozulması ve benzeri hallere göre değişecektir. Rahat olacağınız bir pozisyonda oturabilir yahut uzanabilirsiniz. Ancak özellikle uzanmanız halinde uyuyakalmamaya dikkat etmelisiniz. Bunun yanı sıra imajinasyon çalışmaları bir tür fiziksel egzersiz gibidir. Çalışmalar sırasında kişi korkutucu bir şey görürse, bu onun kendi bilinçaltında ortaya çıkan bir durumdur.



Tercih ettiğiniz rahat konuma girerek gözlerinizi kapatınız. Gnoxis’de ve yazımızın devamında bulabileceğiniz derin nefes teknikleri ile zihni boşaltıp, günlük düşüncelerden soyutlanın. Yeterli gevşeme ve sakinlik durumuna ulaştığınızda çalışmalara başlayabilirsiniz. İlk olarak renkleri imajine ederek başlamalısınız. En kolay imajine edilen renk kırmızıdır. Önce kırmızı renk düşünülür, gözün önüne kırmızı renk getirilir. Bir süre sonra zihnin tamamı kırmızı renk ile kaplanmaya başladığında kırmızı basit nesneler, geometrik cisimler düşünülür. Bu renkler ve şekiller sadece gözünüzün önüne gelen şekiller ve renkler olarak kalmamalı, tamamen karşınızda gibi olmalıdır. Kırmızı üzerinde yeterince çalışıldıktan sonra turuncuya geçilmeli, sonra sarı, yeşil ve siyah dâhil olmak üzere tüm renklerle çalışılmalıdır. Bütün renkleri rahatça imajine etmeye başladığınızda –ki bu günler, haftalar ya da aylar sürebilir- çalışmalarınıza daha karışık renkler ve şekillerle devam edebilirsiniz. Daha sonraki çalışmalarınızda imajine edeceğiniz geometrik şekiller nesneleşmiş olmalıdır. Örneğin kırmızı üçgen yerine her tarafı farklı renkte olan bir piramit üzerinde çalışmalısınız. Bu aşama da geçildikten sonra çalışmalarınızda çok daha karışık nesneleri ya da şeyleri –örneğin tanıdığınız birisini- imajine etmeye başlayabilirsiniz. Ancak böyle bir imajinasyonda, o kişi gerçekten tam karşınızda oturuyormuş gibi detaylı şekilde imajine edilmelidir.



Görsel imajinasyon tam olarak sağlandıktan sonra ses, tat, koku ve dokunma duyusu imajinasyonlarına geçilir. Ses imajinasyonu için çeşitli çınlamalar, notalar, piyano, gitar gibi enstrümanların sesleri imajine edilebilir. Koku için ise kişi en iyi bildiği kokularla işe başlamalıdır. En zor imajinasyonlar ses ve dokunma imajinasyonlarıdır.



Bu derste yer alan bilgilerin çoğu Gnoxis’teki çeşitli makalelerden alıntılanmıştır. Bu konu ile ilgili sitemizde bulabileceğiniz kaynaklar;





Ciddi bir konuya giriş yaptığımızdan, ikinci dersimiz sizlere biraz ağır gelmiş olabilir. Ancak unutulmaması gereken, hiçbir bilginin basit yollarla edinilemeyeceğidir. Henüz duru görünün olmazsa olmazlarından bir tanesine değindik. Önümüzde bu konuyla ilgili uzun bir yolculuk var. Hepinize keyifli çalışmalar dilerim. 



Bir sonraki derste görüşmek üzere!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder