Bu Blogda Ara

31 Mart 2013 Pazar

Pisagor Öğretisinde Sayıların Ezoterik Anlamları





Sayıların gizli anlamlarıyla ilgili birçok spekülasyon mevcuttur ve bu alanda birçok keşif yapılmışsa da, Pisagor’un ölümüyle birlikte bu bilimin en büyük anahtarı kaybolmuştur. Yaklaşık 2500 yıl boyunca tüm ulusların düşünürleri Pisagorcu sayı yumağını çözmek için uğraşmış, ancak hiçbiri başarılı olamamıştır. Bu konudaki karmaşayı Albert Pike’ın Symbolism isimli kitabındaki şu yazısı açıklıyor; “7 sayısının neden Minerva ya da küpe neden Neptün denildiğini anlamıyorum. Pisagorcuların sayılara verdikleri farklı isimler, hiç kuşkusuz sembolikti ve sırlar içeriyordu ve Plutarkos zamanında da bu isimlerin anlamlarının kaybolmuş olduğu konusunda çok az kuşku vardır. Pisagor sembollerini kendisinin sözel açıklaması olmadan çözülemeyecek sır perdeleri ardına gizlemede başarılı olmuştur.”

Bir kelimenin sayısal değerini elde etmek için yapılacak ilk şey ilk olarak o kelimeyi orijinal diline çevirmektir. Bu yapılmadıkça kelimenin gerçek değerini bulmak imkansızdır. Ayrıca ancak Yunan veya İbranice kelimeler başarılı şekilde analiz edilebilmektedir. Bu nedenle Eski Ahit’ten gelen isimler İbrani harflere ve Yeni Ahit isimleri Yunancaya çevrilmelidir. Bu arada şuna değinmekte de fayda var; bugün moda olan, bir ismin veya soy ismin mizacı veya mali durumu değiştirmek umuduyla titreşimini değiştirme pratiğinin eski Pisagorcu nümerik felsefe sistemiyle alakası yoktur.

Örnek vermek gerekirse; Yahudilerin tanrısını Yehovah olarak telaffuz ediyoruz. Fakat Yehovah kelimesinin sayısal değerini ararken bu ismi tekrar İbrani harfleriyle yazmamız gerekir. Bu isim sağdan sola doğru okunur. İsmi oluşturan İbrani harfler He, Vav, He, Yod harfleridir. Sağdan sola okunuşu Yod-He-Vav-He’dir. Yod’un değeri 10’dur. He’nin değeri 5, Vav’ın değeri 6 ve ikinci He’nin değeri yine 5’tir. Dolayısıyla 10+5+6+5=26 Yehovah ile eş değerdir. Bunun yerine İngilizce harfler kullanılsaydı, sayısal değer doğru olmayacaktı.

Bütün yüksek sayılar ilk on sayıdan birine, 10 sayısı da 1’e indirgenebilir. Dolayısıyla tanrıların isimlerinin nümerik değerlerinin bulunmasıyla ortaya çıkan bütün çok haneli sayılar ilk 10 sayıdan birine tekabül eden bir temele sahiptir. Bu sisteme göre sayılar birbirine eklenir. Örneğin 666 sayısı; 6+6+6, yani 18 bu da 1+8=9 olur. Vahiyler kitabına göre 144.000 insan kurtuluşa erecektir. Bu sayı 1+4+4+0+0+0, yani 9’dur. Böylece hem Babil Canavarı’nı, hem de kurtuluşa erecek insan sayısını gösterdiğini görürüz ki, onun da nümerik değeri 9’dur.

Pisagorcular aritmetiğin bütün bilimlerin anası olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu durum geometri, müzik ve astronominin ona bağlı olması, ama aritmetiğin diğer bilimlerden bağımsız olması gerçeği ile kanıtlanır. Astronomi hem geometri hem müziğe dayalıdır ve aritmetik ondan da önce gelmektedir.

Pisagorculara göre her rakamın farklı özelliği vardır ve tanrıların bu özelliklerden pay aldığına inanılır. Pisagorcu sayılar üzerine aşağıdaki özet Nicomachus, Smyrnalı Theon, Proclus, Porphyry, Plutarch, İskenderiyeli Clement, Aristoteles ve diğer erken dönem otoritelerinin yazdıklarından alıntılanmıştır.

Monad -1-
Bu isimle anılır, çünkü her zaman aynı kalır, yani çokluktan ayrıdır.
Özellikleri;
  1. Ona akıl denir çünkü akıl sabit ve hâkimdir.
  2. Hermafrodit denir çünkü hem erkek hem dişidir.
  3. Tek ve çifttir çünkü çifte eklenince tek, teke eklenince çift yapar.
  4. Tanrı denir çünkü her şeyin başı ve sonudur fakat kendisinin ne başlangıcı vardır ne de sonu.
  5. İyidir çünkü bu Tanrı’nın doğasıdır.
  6. Maddenin kabıdır çünkü esasen maddi olan düadı (ikiyi) üretir.

Pisagorcular Monad’a “Kaos”, “Gizlilik”, “Uçurum”, “Tartarus”, “Styx”, “Abis”, “Lethe”, “Atlas”, “Axis”, “Morfo”, “Jüpiter’in Tahtı” veya “Jüpiter’in Kulesi” isimlerini vermişlerdir. Çünkü o evrenin merkezinde ikamet eder ve gezegenlerin kendi etrafındaki dairesel hareketini yönetir. Monad’a ayrıca “Tohum Sebep” de denir. Bunun nedeni, onun evrendeki bütün düşüncelerin kaynağının O olmasıdır. O’na Güneş ile olan ilişkisinden dolayı “Apollon”; insana ışığı getirdiği için “Prometheus”, ateşte var olduğu için “Pyralios”, onsuz hiçbir sayı var olamayacağı için “Doğum”, “Doğuran”, birincil töz olduğu için “Töz”, “Hakikatin Sebebi”, “Senfoninin İskeleti” de denilmiştir.

Büyük ve küçük Monad’ın ortasında denklik vardır; kasıt ile bırakma arasında ölçü vardır, çokluğun ortasında ortalama vardır ve sonsuzluk ne geçmiş ne gelecek bildiği için odası şimdidir. Ona Jüpiter denir çünkü o Tanrıların başı ve babasıdır. O evdeki ocak ateşi Vesta’dır çünkü evrenin ortasında durur ve tıpkı dairenin merkezindeki nokta gibi hiçbir yere temayül göstermeden orada kalır. Formdur, çünkü çevreler, kapsar ve sona erdirir. Sevgi, uyum ve merhamettir, çünkü bölünmezdir. Monad için kullanılan diğer sembolik isimler; gemi, savaş arabası, Proteus (şekil değiştirebilen bir tanrı), Mnemosyne ve Polyonymous (birçok ismi olan).

Düad -2-

Aşağıdaki sembolik isimlerin düad’a verilmesinin sebebi, onun bölünmüş olması, bir değil iki olması ve bir yerde iki olduğunda her birinin birbirine karşıt olmasıdır: Deha, Şer, Eşitsizlik, İstikrarsızlık, Hareket, Cesaret, Metanet, Yarış, Madde, Benzememe, Çokluk ve Monad arasında ayrılma, Eksiklik, Biçimsizlik, Belirsizlik, Kesin Olmama, Uyum, Tahammül, Kök, Fikir Fışkıran Pınarın Kökü, Phanes, Fikir, Hata, Değişme, Çekinme, Güdü, ölüm, Hareket, Doğum, Değişme, Bölünme, Boylam, Artış, Kompozisyon, Dostluk, Talihsizlik, Destekleme, Yükümlülük, Evlilik, Ruh ve Bilim. W. Wynn Wescott Sayılar kitabında düad için “O’na ‘cesaret’, ‘küstahlık’ adları takılmıştır çünkü İlahi Olan’dan kendini ayıran ilk sayıdır. Kıldani kahinlerin söyledikleri gibi, ‘Tanrı’nın en iç odasında sessizlik vardır’’.

Monad’ın baba oluşu gibi, Düad anadır; dolayısıyla düadın tanrıça İsis, Rhea, Phrygia, Lydia, Dindymene (Kibele), Ceres, Erato, ay çatallı olduğu için Diana, Dictynna, Venüs, Dione, Cytherea, Jüpiter’in hem karısı hem de kız kardeşi olduğu için Juno ve Merkür’ün annesi Maia ile bazı ortak noktalara sahiptir.

Monad bilgelik sembolü iken düad cehalet sembolüdür. Çünkü onda ayrılık duyusu vardı ve bu da cehaletin başlangıcıdır. Ne var ki düad, ayrıca bilgeliğin de anasıdır çünkü cehalet –bizatihi kendi doğasından- kaçınılmaz bir şekilde bilgelik doğurur.

Pisagorcular monada saygı duyarken düadı hor görmüşlerdir. Çünkü o, kutupluluk sembolüdür. Düad’ın gücüyle göklere karşı derinler yaratılmıştır. Derinler gökleri yansıtır ve yanılsamanın sembolü haline gelir. Çünkü aşağısı sadece yukarısının yansımasıdır. Aşağıya maya, yanılsama, deniz, büyük boşluk denir. Pers’in Magi’si bunu sembolize etmek için aynalar taşır. Düad’dan tartışma ve rekabet çıkar. Bu durum bir sayı formuna bürünen kurtarıcı-Tanrı’nın iki hırsızın arasında insanların günahları için çarmıha gerilip düada bir monad getirerek dengeyi tesis etmesine kadar devam eder.

Triad -3-

Monad’a her zaman sayı gözüyle bakılmadığından aslında ilk tek sayıdır. O birliğin ilk dengesidir. Dolayısıyla Pisagor Apollon’un bu yüzden üç ayak üzerinde kehanette bulunduğunu söyleyip üç kere sunu sunulmasını tavsiye etmiştir. Triad’ın niteliklerinin anahtar kelimeleri şunlardır; dostluk, barış, adalet, basiret, merhamet, ölçü ve erdem. Şu tanrılar Triad’ın ilkelerinden pay alırlar; Satürn (zamanın yöneticisi), Latona, Cornucopiae, Ophion (Yüce Yılan), Thetis, Hecate, Polyhymnia, Pluton, denizin yöneticisi Triton, Tritogenia, Achelous, Charis, Erinyes.

Bu sayıya bilgelik denilmektedir çünkü insan şimdiyi örgütler, geleceği görür ve planlardan faydalanır. Triad bilgeliğin ve kavrayışın sebebidir. Triad bilginin sayısıdır –müzik, geometri, astronomi ile yersel ve göksel bilimler. Pisagor bu sayının küpünün aysal döngü erkine sahip olduğunu öğretmiştir.

Triad ile onun sembolü olan üçgenin kutsal olmasının sebebi, onun monad ile düaddan yapılmış olmasıdır. Monad İlahi Baba’nın sembolüdür, düad ise Yüce Ana’nın. Bu ikisinden yapılmış olan triad, dolayısıyla androjendir ve yaratıcı yönü her zaman üçgenle gösterilen Tanrı’nın âlemlerini kendinden yaratmış olduğu gerçeğinin sembolüdür. Monad, düad olunca meyveler vermeyi mümkün kılar çünkü düad Meru’nun rahmidir. Bu rahimde alem kuluçkaya yatmıştır ve onun içinde bir embriyo vardır.

Tetrad -4-

Pisagorculara göre kök sayıdır; bütün her şeyin kökeni, doğanın pınarı ve en kusursuz sayıdır. Bütün tetradlar entelektüeldir; zuhur eden bir düzene sahiptir ve Empyreum içinden geçerken alemleri çevreler. Pisagorcuların Tanrı’yı bir tetrat olarak görmelerinin sebebi, Pisagor’a atfedilen kutsal bir konuşmada açıklanmıştır. Burada Tanrı’ya Sayıların Sayısı denilir. Bunun nedeni decadın yani 10 sayısının 1,2,3 ve 4 sayılarının toplamı olmasıdır. 4 sayısı Tanrı’nın sembolüdür çünkü ilk üç sayıyı sembolize eder. Dahası tetrad 1 ile 7’nin ortasında olduğu için haftanın ortasıdır. Tetrad ayrıca ilk geometrik katıdır.

Pisagor insan ruhunun bir tetraddan oluştuğuna inanırdı. Ruhun dört kuvveti akıl, bilim, görüş ve duyudur. Tetrad bütün varlıkları, elementleri, sayıları ve mevsimleri birbirine bağlar. Tetraktis olmayan hiçbir şeyin ismi olamaz. O, her şeyin sebebi ve yapıcısıdır. Zeki Tanrı’dır. Göksel ve duyusal iyinin yaratıcısıdır. Plutarch, dünya da denilen bu tetraktisin 36 sayısı olduğunu söyler. Çünkü 36 şu şekilde ilk dört tek sayının ilk dört çift sayıya eklenmesinden oluşur:

1+3+5+7=    16
2+4+6+8=    20     
                  36

Tetrad için verilen anahtar kelimeler şunlardır; atılganlık, kuvvet, canlılık, iki analı olma ve onsuz evrensel yapı olamayacağı için doğanın anahtar koruyucusu. Ayrıca ona ilk derinlik ve uyum da denir. Aşağıdaki tanrılar tetradın doğasından pay alırlar; Herkül, Merkür, Volkan, Baküs ve Urania.

Triad temel renkleri ve ana gezegenleri temsil eder. Tetrad ise türevsel renkleri ve küçük gezegenleri temsil eder. İlk üçgenden yedi ruh çıkar ve bu br üçgen ile bir kare tarafından sembolize edilir.

Pentad -5-

Pentad -5- tek ve çift sayının (3 ve 2) birleşmesidir. Yunanlılar için pentagram ışığın, sağlığın, canlılığın kutsal sembolüdür. Ayrıca dört elementin çalkantısından uzak olduğu için beşinci elementi (esir – eter) gösterir. Ona denge de denir çünkü kusursuz 10 sayısını iki eşit parçaya böler.

Pentad doğanın sembolüdür. Çünkü kendisi ile çarpıldığında kendisine döner. Tıpkı bir tohum olarak başlayıp doğanın süreçlerinden geçerek, kendi olgunlaşmasının en yüksek biçimi olarak kendi tohumunu üreten buğday gibi. Kendi kendiyle çarpılan diğer tüm sayılar, kendilerinden başka sayılar üretirler. Bir tek 5 ve 6 kendileriyle çarpıldığında, ortaya çıkan sonucun son rakamı olarak hep kendilerini korur ve temsil ederler.

Pentad, bütün üstün ve aşağı varlıkları temsil eder. Ayrıca ona mistik gelişimin sağlanma aracı olan ruhani esirlere bağlantısından dolayı bazen Hiyerofant, yani Gizemler Rahibi denir. Pentad’ın anahtar kelimeleri; uzlaşma, birbirinin yerini alma, evlilik, ölümsüzlük, samimiyet, takdir ve sestir. Pentad’ın doğasından pay alan tanrılar şunlardır; Pallas, Nemesis, Bubastia (Bast), Venüs, Androgynia, Cyntherea ve Jüpiter’in elçileri.

Tetrad (elementler) artı monad pentad olur. Pisagorcular, toprak, ateş, hava ve su elementlerine nüfuz eden esir dedikleri bir tözün olduğunu ve onun hayat ve canlılığın temeli olduğunu öğretmişlerdir. Dolayısıyla beş köşeli yıldızı, yani pentagramı canlılık, sağlık ve nüfuz etme sembolü olarak kullanmışlardır.

Filozoflar toprak elementini bir ejderha sembolünün ardına gizlerlerdi ve kadim dünyanın birçok kahramanının yola çıkıp ejderhayı öldürdüğü anlatılır. Yani kılıçlarını (monad) ejderhanın bedenine sokarlar (tetrad). Sonuç pentad, yani ruhani doğanın maddi doğaya galip gelmesinin sembolüdür. Dört element, erken dönem kutsal kitap yazılarında Eden Bahçesi’nden akan dört ırmak olarak tarif edilir. Elementlerin kendisi ise Hezekiel’in Kerubları tarafından kontrol edilirler.

Heksad -6-

İskenderiyeli Clement’e göre, Pisagorcular heksadın -6- hem peygamberlere hem de kadim gizem okullarına göre dünyanın yaratımını temsil ettiğine inanırlardı. Pisagorcular ona bütün parçaların kusursuzlaştırılması adını vermişlerdi. Bu sayı özellikle Orfeus için kutsaldır. Ayrıca kader, Lachesis ve Mü Thalia için de kutsaldır. Ona formların formu, evrenin dili ve ruhun yapıcısı denirdi.

Yunanlılar için harmoni ve ruh, benzeri bir doğaya sahiptir. Çünkü bütün ruhlar harmonidir.

Heksad ayrıca evliliğin sembolüdür çünkü biri eril biri dişil iki üçgenin evliliğinden oluşur. Heksad için verilen anahtar sözcükler arasında şunlar bulunur; Vaktin ölçüsü olduğu için “zaman”; sağlık denge olduğu için ve heksad bir denge sayısı olduğu için “her derde deva ilaç”; “harmonik zıtlıkların sık sık gözlemlendiği dünya”; parçaları bütünlük için yeterli olduğu için (3+2+1=6) “kendi kendine yeten”; içinde ölümsüzlük unsurlarını taşıdığı için “yorulmaz”.

Heptad -7-

Pisagorcular için heptad -7- “saygıya değer” olarak adlandırılmıştır. Dinin sayısı olduğuna inanılır, çünkü insan sunu sunması gereken yedi semavi varlık tarafından yönetilir. Ayrıca o hayatın sayısıdır, çünkü yedinci ayda doğan ceninler genelde yaşarken; sekizinci ayda doğan ceninler yaşamazlar. Bir yazara göre o Anasız Bakire Minerva’dır. Çünkü o bir anadan değil, bir taçtan daha doğrusu Baba’nın, monadın başından doğmuştur. Heptad’ın anahtar sözcükleri şunlardır; talih, fırsat, gözetim, kontrol, hükümet, yargı, düşler, sesler ve bir şeyi sona erdiren her şey. Heptadın özelliklerini gösteren tanrılar şunlardır; Aegis, Osiris, Mars ve Cleo.

Birçok kadim ulus için heptad kutsal bir sayıdır. Musevilrin Elohim’inin sayısal değeri yedidir. Bunlar Şafak Ruhları veya daha çok bilinen adlarıyla gezegenleri kontrol eden Başmeleklerdir. Güneş’in üç yönünün idaresini üstlenmiş olan üç ruh ile yedi Başmelek, kutsal Pisagorcu decadı 10’u oluşturur. Pisagorcu gizemli tetratis yani 1’den 4’e kadar dört satırlık noktalar, yaratımın sembolik işaretidir. Doğadaki her şeyin decad, yani 10 sayısı ile doğduğuna dair büyük Pisagorcu hakikat, Hürmasonlukta her bir elin beş parmağı olarak 10 parmağın bir tutuşta birleştirilmesiyle korunmuştur.

3 (ruh, akıl ve can) 4’e (dünyaya) iner, toplamı 7 yani insanın mistik sayısıdır. Böylece insan üçlü bir ruhani bedene ve dörtlü bir maddi bedene sahiptir. Bunlar altı yüzeyi ve ortasında gizemli yedinci noktası olan bir küple sembolize edilirler. Altı yüzey yönleri gösterir; kuzey, doğu, güney, batı, yukarı ve aşağı. Veya ön, arka, sağ, sol, yukarı ve aşağı. Veyahut toprak, ateş, hava, su, ruh ve madde. Bütün bunların ortasında küpün merkezinde altı primat oluşturan ve ayakta duran insanı sembolize eden 1 sayısı durur. Bu durumdan büyük okült doğru çıkar, “Merkez bütün yönlerin, bütün boyutların ve bütün uzaklıkların babasıdır.”

Heptad yasanın sayısıdır; çünkü o Kozmik Yaratıcıların, İnşaatçıların, tahtın önündeki yedi ruhun sayısıdır.

Ogdoad -8-

Bu sayı kutsaldı çünkü sekiz köşesiyle ilk küpün sayısıydı. Üstelik 10 sayısının altındaki ilk çiftsel çift sayıdır (1-2-4-8-2-1). Böylece 8 iki 4’e, 4 iki 2’ye, 2 iki 1’e bölünüp monadı yeniden tesis eder. Ogdoad’ın anahtar sözcükleri arasında şunlar vardır; sevgi, tavsiye, saflık, yasa ve uygunluk. Ogdoad’ın doğasından pay alan tanrılar; Panarmonia, Rhea, Kibele, Kadmaea, Dindymene, Orcia, Neptün, Themis ve Euterpe.

Ogdoad, Yunanistan’ın ve Kabiri’nin Eleusis Gizemleri’yle ilişkili gizemli bir sayıydı. Ona küçük kutsal sayı denirdi. Bu kavrayış kısmen Hermes’in kadüsünün birbirine dolanmış yılanlardan oluşan asasından, kısmen göksel cisimlerin yılansı hareketinden ve muhtemelen kısmen Ay Düğümleri’nden gelir.

Eneead -9-

İlk tek sayının ilk karesidir (3x3). Başarısızlık ve eksiklikle ilişkilendirilmiştir. Çünkü kusursuz sayı 10’dan bir eksiktir. Ona ceninin dokuz aylık ömründen dolayı “insanın sayısı” da denilmiştir. Eneeadın anahtar kavramları arasında okyanus ve ufuk kavramları bulunur. Çünkü kadimlere göre bunlar sınırsızdır. Eneead sınırsız bir sayıdır çünkü onun ardında sadece sonlu 10 vardır. O sınır ve sınırlanmadır çünkü bütün sayıları içinde tutmuştur. Hava küresidir, çünkü havanın yeryüzünü çevrelemesi gibi, o da bütün sayıları çevreler. Eneeadın doğasında az ya da çok pay alan tanrı ve tanrıçalar şunlardır; Prometheus, Volkan, Jüpiter’in karısı ve kız kardeşi olan Juno, Paean, Aglaia, Tritogenia, Kuretes, Proserpine, Hyperion ve Terpsichore.

Ennead -9- şer bir sayı olarak görülmüştür. Çünkü o 6’nın tersidir. Eleusis Gizemleri’ne göre 9, bilincin doğumdan önce geçtiği kürelerin sayısıdır. Sperma hayvancığına benzerliğinden dolayı tohum hayatı ile ilişkilendirilmiştir.

Decad -10-

Pisagorculara göre en yüce sayıdır, bu onun sadece tetraktis (10 nokta) olmasından değil, onun aritmetik ve harmonik oranları kapsıyor olmasındandır. Pisagor, 10 sayısının, sayının doğası olduğunu söylemiştir. Çünkü bütün uluslar ona doğru koşar ve ona ulaştıklarında tekrar monada dönerler. Decad hem sema hem de dünyadır. Çünkü birincisi ikincisini kapsar. Kusursuz bir sayı olarak decad Pisagorcular tarafından yaş, erk, iman, zorunluluk ve hafıza gücü ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca yıpranmayan sıfatıyla da anılmıştır çünkü Tanrı yorulmazdır. Pisagorcular, semavi cisimleri onlu bir düzene sınıflandırmışlardır.

Ayrıca bütün sayıların en kusursuzu olan decadın kendi içinde tek ve çift sayıların, hareket edenin ve etmeyenin, iyi ve kötünün doğasını barındırdığını ifade etmişler, onun gücünü aşağıdaki tanrılarla ilişkilendirmişlerdir; Atlas (sayıları omzunda taşıdığı için), Urania, Mynemosyne, Güneş, Phaneler ve Tek Tanrı.

Desimal sistem parmakların sayı saymak için kullanıldığı zamandan geliyor olabilir, çünkü parmaklar en ilkel sayı sayma aracıdırlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder