Bu Blogda Ara

14 Ekim 2013 Pazartesi

Ezoterik Ritüeller III – İnisiyasyon Safhaları (Büyük Sırlar)


İkinci aşama “Büyük Sırlar” aşamasıydı. İnsanların bazı gerçeklerle karşılaşabilmeleri ancak kendi içlerindeki gerçekleri keşfedebilmeleriyle mümkün olabileceği için, inisiyasyonun bu safhasında, insanın inisiyatik sırlarla yüz yüze gelebilmesi için, önce kendi gerçeklerini keşfetmesi hedeflenmişti. Yani bu aşamada kişi, kaybettiği kendisini bu dünyada şuurlu olarak tekrar yakalamaya çalışacaktır.

Küçük sırlar aşamasından geçen adaylar artık adaylıktan da kurtulmuş olurlardı. Onlar birçok bakımdan kendilerini ispat etmiş sayıldıklarından, hiç kimseye açıklanmayan “Sırlar Öğretisi”nin derinliklerine doğru yolculuklarına devam ederlerdi.

Onlar artık kendi içlerinde gizli bulunan “Tanrısal Gücün” ortaya çıkması için teorik olarak öğrendikleri birçok bilginin anlamını, derin bir şekilde hissetmeye başlayacakları bir safhanın eşiğine gelmişlerdi. Tüm bağlardan kurtulup içlerindeki gücü ortaya çıkarana kadar rahiplerin kontrolü altında son derece gizli çalışmalara başlarlardı. Bu aşamada uygulanan yöntemler arasında “oruç” ve “zikir” çalışmaları çok önemli yer tutardı. Oruç çalışmaları sadece aç kalmak tarzında değildi. Aç kalarak hem bedene hükmetmeyi öğrenirlerdi hem de zihinsel tuttukları oruçlarla olumsuz her türlü duygu ve düşünceleri kendilerinden uzak tutarlardı.

Bu safhada yapılan çalışmaların en önemlilerinden biri de “konsantrasyon” çalışmalarıydı. Konsantrasyon çalışmalarıyla düşüncelerini belirli bir süre, belirli bir noktada yoğunlaştırabilme yeteneklerini de geliştirirlerdi. İnisiyasyonun bu aşamasında yapılan yoğun konsantrasyon çalışmaları eğitimlerinin çok önemli bir parçasını oluştururdu. Çünkü birçok şeyi düşüne güçlerini kullanarak adeta sihirli bir şekilde gerçekleştirmenin yöntemlerini öğrenirlerdi. Bu aynı zamanda majik bir çalışma metoduydu da…



Hedeflenen amaca ulaşana kadar yapılan çalışmalar şu anda bizler için imkansızmış gibi gelen bir insanın ortaya çıkmasına sebebiyet verirdi. Bazı öğrencilerin bu aşamada telepati yetenekleri, duyular dışı algılamaları artardı, bazılarının manyetik güçlerini rahatlıkla kullanmaya başladıkları görülürdü. Ve bu insanlar hastaları tedavi edebilirlerdi.



Mısır’ın gizli sırlarını üstü kapalı şekilde anlatan mitolojik hikâyelerde Horus’un elinde üçlü asa bulunduğu görülür. Bu asa: Kamçı, çobandeğneği ve Anubis’in değneğinden oluşur. Ünlü ezoterizm araştırmacılarından Paul Brunton “Gizemli Mısır” adlı eserinde bu sembolü şöyle açıklar;

“Kamçı: Beden üzerindeki hakimiyeti; Çobandeğneği: duyguların kontrolünü; Çakal başlı Anubis değneği ise Düşünce kontrolünü sembolize ederdi.”


İnisiyelere gösterilen en büyük hedef kendi kendine hâkimiyet, kendini tanıma ve kendini yönetme safhasıdır. Lotus çiçeği de bu aşamanın hedeflediği amacın sembolüydü. Bu safhanın sonlarına doğru mürid beşeri vasfından çıkarak çok farklı bir hüviyete bürünmeye başlardı. O artık, sırlar öğretisinin bir neferi haline gelmiş, diğer insanların hayal bile edemeyeceği sırlara sahip olmuştur… Bütün varlıkların oluşumunu aynı prensip altında görmeye ve bunu bütün kalbinde hissetmeye başlamıştır. Bunun için “Her şey Tanrı’nın bir aksinden ibarettir” ifadesi kullanılır. Bu Eflatun’da da, diğer tasavvufi çalışmalarda da böyledir. Bu bilgi, bir söz olarak dış halkalara söylenmişse de, asıl içinde gizlediği sır halka açıklanmamıştır. Bu sır günümüzde hala gizlidir. 

(Devam Edecek...)

Ergun Candan - Ezoterizme Giriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder