Bu Blogda Ara

14 Ekim 2013 Pazartesi

Ezoterik Ritüeller IV – İnisiyasyon Safhaları (Gerçek Sırlar)


Bu safhaya farklı toplumlar farklı isimler vermişlerdir. Örneğin İslam tasavvufunda bu safha “Fena Fillah” (Tanrı’da yok olma), Doğu Ezoterizminde ise  “Nirvana” olarak isimlendirilmiştir. “Elözis Sırları”nda “İlahilikle Birleşme” şeklinde ifade edilen bu son safhayı Eflatun “Mağaradan Dışarı Çıkış” olarak adlandırmıştır.



Son aşamada inisiye artık aldıklarını aktarabilecek düzeye ulaşmıştır. Bu safhada rahipler sürekli öğrencilerini inceler, onların da öğretmen yani inisiyatör olmak üzere olup olmadıklarını anlamaya çalışırlardı. Öğrenci artık usta olmaya geçtiği vakit, kendisine verilen özel bir hücrede, kendisine verilen talimleri uygulardı. Bunların içinde çoğunlukla astral seyahat, duru görü gibi parapsişik çalışmalar vardı. Fakat rahibin asıl beklediği, öğrencisinin gerçek bir ilhama sahip olup olmadığıydı… Şuur ve şuur altı devamlı olarak üstatlar tarafından kontrol edilirdi. Sağlam bir ilham ortaya çıktığında, üst planlarla bir kontak temin ettiği anda, öğrencide büyük değişiklik meydana gelir, bu değişiklik üstatlar tarafından derhal fark edilirdi.

İşte bu noktadan itibaren artık o kendi ayakları üzerinde yürüyebilecek hale gelmiş demekti. O bundan böyle semavi bir inisiyatöre bağlanmıştır ve “Yer’in ve Göğün Oğulları” denilen bir grubun üyesidir artık. Evrendeki ve evrenle kendi arasındaki büyük irtibatı görmüş, uyanmış bir kişidir. İki sonsuz uca devam eden uzun zincirin bir parçasıdır artık. O kendi içindeki potansiyelde gizli bulunan asıl öz varlığıyla buluşmuş, o da artık bir halka olmuştur. Sonsuz spiritüel tesir, ondan da geçmeye başlar ve aynı zamanda bu tesiri başkalarına da aktarabilir.


Bu tür durumların yaşanması sayılı kimselere nasip olmuştur. Örneğin inisiyasyona 100 kişi başlamışsa, bu aşamaya kadar gelebilenlerin sayısı 3-4’ü geçmezdi. Büyük çoğunluk birinci aşamada, diğerleri ise ikinci aşamaya kadar yükselirdi. 

Ergun Candan - Ezoterizme Giriş

Ezoterik Ritüeller III – İnisiyasyon Safhaları (Büyük Sırlar)


İkinci aşama “Büyük Sırlar” aşamasıydı. İnsanların bazı gerçeklerle karşılaşabilmeleri ancak kendi içlerindeki gerçekleri keşfedebilmeleriyle mümkün olabileceği için, inisiyasyonun bu safhasında, insanın inisiyatik sırlarla yüz yüze gelebilmesi için, önce kendi gerçeklerini keşfetmesi hedeflenmişti. Yani bu aşamada kişi, kaybettiği kendisini bu dünyada şuurlu olarak tekrar yakalamaya çalışacaktır.

Küçük sırlar aşamasından geçen adaylar artık adaylıktan da kurtulmuş olurlardı. Onlar birçok bakımdan kendilerini ispat etmiş sayıldıklarından, hiç kimseye açıklanmayan “Sırlar Öğretisi”nin derinliklerine doğru yolculuklarına devam ederlerdi.

Onlar artık kendi içlerinde gizli bulunan “Tanrısal Gücün” ortaya çıkması için teorik olarak öğrendikleri birçok bilginin anlamını, derin bir şekilde hissetmeye başlayacakları bir safhanın eşiğine gelmişlerdi. Tüm bağlardan kurtulup içlerindeki gücü ortaya çıkarana kadar rahiplerin kontrolü altında son derece gizli çalışmalara başlarlardı. Bu aşamada uygulanan yöntemler arasında “oruç” ve “zikir” çalışmaları çok önemli yer tutardı. Oruç çalışmaları sadece aç kalmak tarzında değildi. Aç kalarak hem bedene hükmetmeyi öğrenirlerdi hem de zihinsel tuttukları oruçlarla olumsuz her türlü duygu ve düşünceleri kendilerinden uzak tutarlardı.

Bu safhada yapılan çalışmaların en önemlilerinden biri de “konsantrasyon” çalışmalarıydı. Konsantrasyon çalışmalarıyla düşüncelerini belirli bir süre, belirli bir noktada yoğunlaştırabilme yeteneklerini de geliştirirlerdi. İnisiyasyonun bu aşamasında yapılan yoğun konsantrasyon çalışmaları eğitimlerinin çok önemli bir parçasını oluştururdu. Çünkü birçok şeyi düşüne güçlerini kullanarak adeta sihirli bir şekilde gerçekleştirmenin yöntemlerini öğrenirlerdi. Bu aynı zamanda majik bir çalışma metoduydu da…



Hedeflenen amaca ulaşana kadar yapılan çalışmalar şu anda bizler için imkansızmış gibi gelen bir insanın ortaya çıkmasına sebebiyet verirdi. Bazı öğrencilerin bu aşamada telepati yetenekleri, duyular dışı algılamaları artardı, bazılarının manyetik güçlerini rahatlıkla kullanmaya başladıkları görülürdü. Ve bu insanlar hastaları tedavi edebilirlerdi.



Mısır’ın gizli sırlarını üstü kapalı şekilde anlatan mitolojik hikâyelerde Horus’un elinde üçlü asa bulunduğu görülür. Bu asa: Kamçı, çobandeğneği ve Anubis’in değneğinden oluşur. Ünlü ezoterizm araştırmacılarından Paul Brunton “Gizemli Mısır” adlı eserinde bu sembolü şöyle açıklar;

“Kamçı: Beden üzerindeki hakimiyeti; Çobandeğneği: duyguların kontrolünü; Çakal başlı Anubis değneği ise Düşünce kontrolünü sembolize ederdi.”


İnisiyelere gösterilen en büyük hedef kendi kendine hâkimiyet, kendini tanıma ve kendini yönetme safhasıdır. Lotus çiçeği de bu aşamanın hedeflediği amacın sembolüydü. Bu safhanın sonlarına doğru mürid beşeri vasfından çıkarak çok farklı bir hüviyete bürünmeye başlardı. O artık, sırlar öğretisinin bir neferi haline gelmiş, diğer insanların hayal bile edemeyeceği sırlara sahip olmuştur… Bütün varlıkların oluşumunu aynı prensip altında görmeye ve bunu bütün kalbinde hissetmeye başlamıştır. Bunun için “Her şey Tanrı’nın bir aksinden ibarettir” ifadesi kullanılır. Bu Eflatun’da da, diğer tasavvufi çalışmalarda da böyledir. Bu bilgi, bir söz olarak dış halkalara söylenmişse de, asıl içinde gizlediği sır halka açıklanmamıştır. Bu sır günümüzde hala gizlidir. 

(Devam Edecek...)

Ergun Candan - Ezoterizme Giriş

Ezoterik Ritüeller II - İnisiyasyon Safhaları (Küçük Sırlar)

İnisiyasyon Safhaları:

1. Küçük Sırlar: Adaylar teorik ve pratik çalışmalardan geçirilirdi. İlk hedef, adayı egoizmasından sıyırmaktı. Çünkü kendi iç denetimini başka türlü sağlayabilmesi mümkün değildi. Aday bir yandan yeni bilgilerle karşılaşırken, bir yandan da adına “kendini bilmek” adı verilen çok titiz bir çalışmadan geçirilirdi. Öncelikle adaya egosunun ve çeşitli zaaflarının esiri olduğu fark ettirilir, daha sonra da bu esaretten kurtulması için son derece zorlu deneylere tabi tutulurdu. Tüm bunların tek bir gayesi vardı: Kendini her yönüyle tanımak. Tanıdıktan sonra da değişmesi gereken taraflarını törpülemek… Bu safha inisiyasyonun en uzun süren çalışmalarını oluştururdu. ‘Kendini bilmeyen Rabbini bilemez’ sözü, tüm inisiyasyonun temel prensiplerinin başında gelirdi.

Küçük sırlara ermiş kişilere Eski Mısır’da “Mist” adı verilirdi. Mister sözü de mistisizm sözü de bu kökten gelmektedir. Bu aşamanın sonlarına doğru Mistler, evrende mevcut olan genel işleyiş kanunları öğrenmeye başlarlardı. Bu aynı zamanda büyük sırlar için bir hazırlık devresiydi.



Küçük Sırlar aşamasında yer alan başlıca çalışma konuları;

İnsan egosunun esiridir. Bu esaretten kurtulmadan özgürleşemez. Bunu gerçekleştirebilmek için fazlalıkların terk edilmesi gerekir.

İnsan kendi üzerinde uygulayacağı pratik çalışmalarla bu yolda başarıya ulaşabilir.

İnsan varoluş itibariyle kendisinin hayal bile edemediği büyük bir potansiyele sahiptir. İçinde gizli olan bu potansiyel, tanrısal bir güçtür.

İçinde uyumakta olan bu tanrısal güç ancak Kendini Bilme Çalışmaları ile ortaya çıkarılabilir. Bu gücün ortaya çıkmasına engel olan en önemli etkenler; Gurur, Kibir, Ön Yargılar ve Tabulardır.

Bu tanrısal güç her insanın özünde vardır. Ancak herkes bu gücü ortaya çıkaramaz. Büyük çoğunluk bu bilgilerden haberdar bile olmadan yaşar çünkü insanlar uyumaktadır.

Uyanmış insan bu sırra eren kişidir.

Uyumakta olan genel insan kitleleri birçok yaşamlar boyunca bilmeden bu gücü ortaya çıkarmaya çalışırlar. Yani insanlar bir kez dünyaya gelmezler, birçok kez doğarlar ve birçok kez ölürler.

İnisiyasyon bu süreci kısaltır.

İnsan ruh ve bedenden oluşan bir yapıya sahiptir. Ruhun sonsuz gücü beden içine hapsolmuştur.
Dünya okulu ıstıraplarla doludur. Bu zorlukları yenen için ıstırap yoktur.

Dünyanın haricinde çok daha geniş imkânlara sahip evrende mekânlar mevcuttur.

Ruhların ilk orijinleri mükemmel olduğu için dinlerde onların cennetten çıktıkları söylenmiştir. İnsan cennetten gelmiştir ve cennete gidecektir. Kökenine geri dönecektir.

Her insanda mevcut olan ama her insanın kullanamadığı ruhsal yetenekler vardır. Bunların başında telepati, telekinezi, duru görü, astral seyahat gibi parapsişik yetenekler gelir. Bu yetenekler ruhun sonsuz gücünün dünyadayken ortaya çıkabilen sadece küçük kısmıdır.

Parapsişik yetenekler özel metotlarla geliştirilebilir.

Tüm dinler aynı gerçekleri farklı bir üslupla insanlara anlatır. Dinlerin içerdikler bilgiler sembollerle aktarılmıştır. Bunlar çözülmeden dinlerin mecazi dili çözülemez.

Halkın bildiği ile inisiyenin bildiği din arasında büyük farklılıklar vardır çünkü halk sırlardan uzak yaşamaktadır.



Evrende işlemekte olan bazı yasalar vardır. Bu yasalar öğrenilirse insan yaşamını daha kolay tanzim edebilir. Örneğin; her olayın bir sebebi ve sonucu vardır. Hiçbir şey evrende tesadüflerin sonucu oluşmamıştır. Bu yasaya “Sebep-Sonuç Yasası” denir. Evrende bunun gibi daha pek çok yasa mevcuttur ve evren bu yasalarla ayakta durur.

Aday bu bilgileri alırken bir yandan da kendisini saflaştırmaya çalışırdı. Saflaştırma hem bedeni hem ruhi idi. Bu çalışmalara "arınma çalışmaları" denilmiştir. Küçük sırlar aşamasının sonlarına doğru adaylar son derece zorlu sınavlara tabi tutulurdu. Sınavlardan başarıyla geçemeyenler büyük sırlar aşamasına dahil edilmezdi. "Ateş", "Su", "Yemek", "Nefs" adı verilen sınavlar işte bu aşamanın sonlarında, adayların geçmek zorunda oldukları en büyük engellerdi. Bu engelleri aşan çok az sayıda "Mistler" bir üst aşamaya geçmeye hak kazanırdı.

(devam edecek...)
Ezoterizme Giriş - Ergun Candan


13 Ekim 2013 Pazar

Ezoterik Ritüeller - I (Kabul Şartları)


İnisiyasyonun belirli dönemlerinde yapılagelen en önemli uygulamalardan biri de, çeşitli ayin, merasim ve törenlerdi. Bunlara ezoterizmde “ritüel” adı verilmiştir. Mircae Eliade bu ritüeller için şunları söyler;

“Rahipler ve inisiyelerden oluşan topluluklar her yıl belirli dönemlerde özel bayramlar düzenlerler ve bu kutlamalara misterler denilen sembolik piyesler eşlik ederdi. Bu sembolik piyeslerde inisiyatik çalışmalardaki bilgiler bir tiyatro sahnesi içinde dile getirilirdi. Aslında halk için misterlerin tüm içeriğini oluşturan piyesler, sadece ikincil önemdeydi. Misterlerin özünü oluşturanlar bu piyeslerin perdelediği okullardı. Okulların amacı ise, insanları inisiyasyona hazırlamaktı. Misterlerin gerçek anlamı ve niteliği, ancak belli sırlarla karşılaşabilme imkânına ulaşabilen inisiyeler tarafından biliniyordu. İnisiyasyon sürecine, bazıları halka açık olarak yapılan karmaşık törenler ve adayın geçmek zorunda olduğu çeşitli sınavlar eşlik ederdi. İnisiyatik yani özel eğitimin dışında kalan kitlelere; bu sembolik uygulamaların aslında inisiyasyonun safhalarını anlatmakta oldukları açıklanırdı. Halkın izledikleri sadece birer törenden ibaretti. Asıl eğitim çok küçük bir gruba veriliyordu.”




İnisiyasyona Kabul Şartları

1. Beden temizliği; Burada bahsedilen temizlik bedenin iç temizliğiydi yani alınan besinlerle bedene iyi bakma konusundaki temizlikti. Zararlı besinleri yiyen, uyuşturucu kullanan, aşırı alkol alan kesinlikle kişiler inisiyasyona kesinlikle kabul edilmezdi. Tavsiye edilen beslenmede sebze ve meyve baş sırayı alırdı. Özellikle kırmızı et, insan bedeninde kaba enerjilerin birikmesine sebebiyet verdiği için beyaz etin dışındaki etlere izin verilmezdi. Uzun süre kırmızı etle beslenmiş kişiler de inisiyasyona kabul edilmezlerdi.

2. Duygusal Asalet; Bundan, insanlara karşı gerçekten insanca duygular içinde bulunmak; sevgili, hoşgörülü, merhametli olmak kastedilirdi. İçtenlik ve samimiyet aranan vazgeçilmez şartların başında gelirdi. Olumlu-pozitif hislerle dolu olmayanlar derhal rahiplerce fark edilir ve daha ilk başlarda elenirlerdi.

3. Zihin Genişliği; İnisiye adayı zeki olmalıydı. İyi bir gözlemci ve sentezci olması beklenirdi. Olaylara farklı açılardan bakabilmek, küresel bir anlayışla olayları değerlendirebilmek, insiye adayında aranan en önemli şartlardan biriydi. Olayları alışılagelmiş, ön yargılar ve tabularla değerlendiren değil, son derece esnek ve sıra dışı diyebileceğimiz bir yetenekle kavrayabilecek kişiler titizlikle seçilirlerdi.



4. Ruhsal Olgunluk Seviyesi; İç potansiyelinin zengin ve bu potansiyelin belli bir çalışmayla ortaya çıkarılıp çıkarılamayacağına dikkat edilirdi. Aday mutlaka sır saklayabilecek ruhsal olgunlukta olmalıydı. Kendini göstermek için olur olmaz her şeyi söylememesi gerektiğinin bilincinde olup olmadığına bakılırdı. Egosal komplekslerini yenmiş olmalı ve ahlaksal olarak zaaflarda bulunmamalıydı. 

(Devamı Gelecek)

Ergun Candan - "Yeni Başlayanlar için Ezoterizme Giriş"