Üniversitelerimizin birindeki bir bilim tarihi profesörü
tarafından, ilk yazının Sumerliler tarafından icat edilmediği, Allah’ın ilk
yazıyı Adem’e öğrettiği anlatılıyormuş. Burada akla bir yığın soru geliyor.
Allah hangi dilde yazdırmış, ne üzerine ve neler yazdırmış? Bunu kanıtlayan bir
belge var mıymış? Böyle bir iddianın bir bilim tarihi profesörünün ağzından
çıktığına inanamıyorum ve aydın bir kimsenin de buna inanacağını
zannetmiyorum. Ama ne var ki, böyle bir
sözün üniversite muhitinde dolaştığı belli.
Buna bilim yolundan kısa bir açıklama yapmayı kendime ödev
bildim. Voltaire Felsefe Sözlüğü’nde;
“Tanrımız yüz binlerce
yıl önce yarattığı ve onlar arasında Mezopotamya ve Mısır gibi, en eski
uygarlıkları kuran halkları bırakıp da neden yalnız dünyanın en küçük, en
bahtsız topluluğuna anamızın babamızın Adem ile Havva olduğunu bildirmiş?”
diye sormuş. Voltaire’in bunu sorduğu zaman Sumerlilerden
haberi yoktu. Bilseydi, Sumerlilerin bir efsanesinden alındığı cevabını
verecekti kendisi. Bu Adem ve Havva hikayesi Tevrat’ta yazılı. Onun da İ.Ö. 4. Yüzyıllarda
kaleme alındığı bütün bilim insanları tarafından kabul ediliyor. Kuran ise
ondan bin yıl sonra yazılmış. Ayrıca Kuran’da yalnız Adem’in adı var. Havva’nın
adı ve Adem’in kaburgasından yaratıldığı yok ve Allah’ın Adem’e yazı
öğrettiğini de okumadım.
Adem ile Havva hikayesinin Sumer’den nasıl geldiğini
kitaplarımda yazmıştım. Burada kısa olarak anlatmadan geçemeyeceğim. Sumer
efsanesine göre Tanrıların Dilmun denilen yerde bahçeleri var. Fakat orada su
yok. Denizlerin Tanrısı, Güneş Tanrısına yerden tatlı su çıkarmasını söylüyor.
Çıkan suyla orası yeşillenmeye başlıyor. Yer Tanrıçası da bahçede sekiz çeşit
bitki yetiştiriyor. Bunların yenmesi yasak... Fakat Bilgelik Tanrısı
dayanamayıp bunların hepsinden tadıyor ve Tanrıçanın yasak bitkilerini yediği için
oku lanetlemesi üzerine her bitkiye karşılık bir organı hastalanıyor.
Tanrıların Bilgelik Tanrısını iyi etmesi için Yer Tanrıçasına yalvarmaları
üzerine, Yer Tanrıçası hasta olan her organı iyi etmesi için bir Tanrı ve
Tanrıça yaratıyor. Bu organlardan birisi de “kaburga”. Sumerce’de kaburga kelimesine
ikinci anlamı “yaşam veren”. Museviler bu hikâyeyi Tevrat’a alırken kadını
kaburgadan yaratmış, adını kelimenin ikinci karşılığı olan “Havva”
koymuşlardır. Adem’in anlamı İbranice’de “kırmızı toprak”tır. Görüldüğü gibi
çamurdan yaratılan Adem, yasak meyvenin yenmesi, lanetlenme, kadının kaburgadan
yaratılması, hepsi Sumer efsanesinden…
Yazının Tanrı tarafından öğretildiği de Sumer düşüncesi. Onlara
göre Nibada adlı bir Tanrıça Sumerlilere yazıyı öğretmiş ve onu korumakla
görevlenmiş. Bu nedenden olsa gerek onların yazısı zamanımıza, beş bin yıl
sonraya ulaştı! Pekiyi bizim Allah’ımız niçin koruyamamış öğrettiği yazıyı,
niçin en ufak bir iz bırakmamış ondan?
*Muazzez İlmiye Çığ – Ortadoğu Uygarlık Mirası -1’den
alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder